default avatar Hoşgeldin, Ziyaretçi: Aşağıdaki form ve bağlantıları kullanarak sitemize giriş/kayıt işlemlerinizi gerçekleştirebilirsiniz.
 Şifremi Unuttum?  Yardım  Üye Ol Tarih: 18.04.2024, Saat: 04:19


Konu Bilgileri
  • Yazar: saklikentfm
  • Okunma: 919
  • Yorumlar: 0
Konu Kalitesi: % 0
Paylaş:

Konuyu Okuyanlar

Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Konu içi Arama..

Hızlı Menü
Hızlı Menü:

Benim ek kutum
Benim sidebox kutu içeriğim

Cinsellik ve Rahatsızlıkları

Yazar Konuyu Başlatan: saklikentfm - Görüntüleme - Okunma Okunma Sayısı: 920 - Yorum Toplam Yorumlar: 0
Konu Kalitesi: % 0
 
Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

saklikentfm
Admin Grubu
******
Admin Grubu
user avatar
Durum: Çevrimdışı
Konu Sayısı: 48
Yorum Sayısı: 51
Üyelik Tarihi: 01.07.2015
Rep Puanı: 2


Kişisel Bilgileri: v
Yorum: #1
Konu Tarihi: 02.07.2015 21:34
(Bu konu en son: 02.07.2015 Tarihinde, Saat: 21:35 düzenlenmiştir. Düzenleyen: saklikentfm.)
01- CİNSELLİĞİN FİZYOLOJİSİ
02- CİNSEL İSTEKSİZLİĞİN NEDENLERİ
03- CİNSEL UYARILMA BOZUKLUĞU
04- CİNSEL GÜÇSÜZLÜK
05- İKTİDARSIZLIK
06- CİNSEL İLİŞKİ SAYISI
07- SERTLEŞME SORUNU
08- MASTÜRBASYON
09- PENİS HASTALIKLARI
10- PROSTAT HASTALIKLARI
11- KADINDA CİNSEL İKTİDARSIZLIK
12- ERKEK ORGAZM
13- KADIN ORGAZMI
14- BİRLİKTE ORGAZM
15- KADINDA CİNSEL UYARILMA BÖLGELERİ
16- CİNSEL İLİŞKİ SIRASINDA AĞRI
17- ERKEKTE KISIRLIK
18- GECE RÜYADA BOŞALMA
19- CİNSEL İLİŞKİDE PREZERVATİF
20- CİNSEL GÜCÜ ARTIRMAK
21- ERKEK CİNSEL SORUNLARI
22- BOŞALMA GÜÇLÜĞÜ
23- KADINDA AĞRILI CİNSEL İLİŞKİ
24- VAGİNUSMUS
25- EVLENMEDEN ÖNCE YAPILACAK ŞEYLER
26- İLK GECE
27- KANSER TEDAVİSİNDE CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU
28- CİNSEL AKTİVİTE VE KALORİ
29- CİNSELLİKTE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
30- KÜÇÜK PENİS
31- ERKEKTE GECE BOŞALMASI
32- ERKEN BOŞALMA

CİNSELLİĞİN FİZYOLOJİSİ:


Masters ve Johnson (1966) cinsel yanıtın dört basamaklı bir modelini tanımlamışlardır:

Uyarılma:
Uyarılma fiziksel olabileceği gibi cinsel fantaziler gibi psikolojik ya da hem psikolojik hem fiziksel uyarıcılar aracılığıyla sağlanabilir. Kadında vajinal lubrikasyon (ıslanma) ve küçük dudakların kanla dolması ile oluşan uyarılma sonucu erkekte peniste, kadında ise klitoriste ereksiyon (sertleşme) oluşur. Uyarılma birkaç saate kadar sürebilir.

Plato:

Uyarılmanın tepe noktasına ulaşması sonucu oluşan bu ikinci basamakta erkekte testisler büyüyerek yükselir; kadında vajinal duvarın dış dörtte üçünde orgazmik platform adı verilen tipik kasılmalar oluşur ve meme büyüklüğü dörtte bir oranında artar. Penis ve vajina hacminin artmasıyla renk değişiklikleri de belirmeye başlar. Plato basamağı 30 saniyeden birkaç dakikaya kadar uzayabilir.

Boşalma ve orgazm:


Erkekte semenin (sperm, meni) güçlü bir şekilde dışarı atılması ile boşalma ve çoğu kez orgazm oluşur. Erkek orgazmına prostat, seminal veziküller, vaza deferens ve üretranın 4-5 ritmik kasılması eşlik eder. Kadında vajinanın alt bölümünde istemsiz kasılma ile uterusda güçlü ve sürekliliği olan kasılmalar olur. Dış ve iç anal sfinkterde de kasılmalar oluşur. Ayrıca büyük kas gruplarında istemli ve istemsiz hareketler olur. Kan basıncı yükselir, kalp hızı artar. Orgazm 3-15 saniye sürer ve bilinçte hafif sislenme görülür. Üretradan sıvının geçişi erkeğe doruk doyum duygusunu verir. Prostat bir kez kasıldıktan sonra “boşalmanın kaçınılmazlığı” adı verilen durum oluşmakta ve orgazm bu boşalmaya paralel olarak yaşanmaktadır.

Çözülme (Rezolüsyon):


Genital organlardan kanın çekilmesiyle bedenin uyarılma öncesi durumuna dönüşü olup, buna sübjektif bir rahatlama (gevşeme) duygusu eşlik eder. Orgazm oluştuğunda çözülme hızlıdır, ancak bazen 2 ila 6 saat sürebilir. Çözülmenin hızı aynı zamanda cinsel yanıt döngüsünün hangi hızda tamamlandığına bağlıdır. Masturbasyon gibi döngünün hızlı tamamlandığı durumlarda çözülme de hızlıdır. Buna karşın cinsel yanıt döngüsünün uzadığı durumlarda çözülme de yavaş olmaktadır (Hawton 1985). Çözülme döneminden sonra kişiye göre değişen sürelerde refraktör döneme girilir bu esnada yeni bir uyarılma sağlamak mümkün değildir. Erkekte bu dönemin birkaç dakikadan birkaç saate kadar sürmesine karşın, kadında çoklu ve ardı ardına orgazm kapasitesi olduğu bilinmektedir.

Masters ve Johnson cinsel yanıtın fizyolojik döngüsü içindeki evreleri tanımlamakla birlikte, bu döngünün ön koşulu olan “cinsel istek” kavramına değinmemiş, cinsel ilgi ve istek aşamasının tanımlaması daha sonra Kaplan (1979) tarafından yapılmıştır.

Cinsel işlev bozuklukları


A.Tanımı

Cinsel işlev bozuklukları, cinsel ilgi veya yanıtın normal biçiminin sürekli bozulması durumu olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre daha önceleri, “cinsel sapma” olarak tanımlanan cinsel yönelim bozukluklarından farklı bir gruptur. Yukarıdaki tanımlamanın şu nedenlerden dolayı tatminkar olduğu söylenemez: Birincisi, çeşitli zamanlarda ve farklı insanlarda hatta aynı bireyde farklı zamanlarda cinsel ilgi ve performans spektrumu o kadar geniştir ki, “normal” deyimi neyin normal sayılacağı sorusunu akla getirmektedir. İkincisi herhangi bir bireyin cinsel işlevlerinde bozulma var diyebilmek için o kişi veya partnerinin bir sorun olduğunu düşünmesi gerekir; ancak bu düşünceye arkadaş çevresi, medya, farklı tıbbi görüşler gibi çevresel faktörlerden kolaylıkla etkilenebilmektedirler (Hawton 1989).

Cinsel işlev bozukluğu deyince aklımıza bedensel bir hastalığa bağlı olmayan, kısa bir sürede kendiliğinden düzelmeyen veya kısa süreli de olsa sık tekrar ederek süreklilik kazanmış, transseksüalite ya da homoseksüalite gibi cinsel kimliği ilgilendiren sorunları veya teşhircilik, röntgencilik gibi cinsel eğilim ve dürtü kontrolü sorunlarını içermeyen normal cinsel döngüyü bozan rahatsızlıklar gelmelidir. Bu tanıma örneğin ilk defa geneleve gitmiş aşırı heyecanlı, gitmeden alkol almış, uygunsuz bir ortam ve tavırla karşılaşmış bir delikanlının o gün veya devam eden ve birkaç kez daha ortaya çıksa da sonrasında düzelen sertleşme sorunu dahil edilemez. Ancak o günden sonra bu kaygıyla bir çok ilişkisinde sertleşme sorunu tekrarlıyorsa bu durumda cinsel işlev bozukluğundan söz edilebilir.

B.Cinsel İşlev Bozukluklarının Sınıflandırılması:


DSM IV’de (APA 1994) Masters ve Johnson’un (1966) tanımlamasından değişiklikler yapılarak (uyarılma ve plato evreleri, uyarılma adı altında birleştirilmiştir) ve Kaplan’ın sınıflaması gözönünde bulundurularak cinsel yanıt döngüsü :

1.Cinsel istek 2. Uyarılma 3. Orgazm ve 4. Çözülme şeklinde tanımlanmıştır.

DSM IV’e göre CİB, cinsel yanıtların bu fizyolojik döngüsünde oluşan bozulmalar veya cinsel birleşme aşamasında oluşan ağrıyla karakterizedir ve CİB birden fazla aşamada görülebilir.

İstek aşamasında her iki cinste cinsel ilgi ve istek bozukluğu (CİİB) veya cinsel kaçınma bozukluğu görülebilir. Uyarılma aşamasında kadında cinsel uyarılma bozukluğu, erkekte ise ereksiyon bozukluğu; orgazm aşamasında kadında veya erkekte orgazm bozukluğu (geç veya ağrılı boşalma/boşalamama) ve erken boşalma; cinsel ağrı bozuklukları ise kendisini her iki cinsiyette disparenü veya kadında vaginismus biçiminde gösterebilir. Ayrıca bu işlev bozuklukları birarada da bulunabilirler

Cinsel İşlev Bozukluğu Nedenleri


Organik (bedensel hastalık) nedenler önemli yer tutmaktadır. Ancak organik nedenler genellikle tek başına değil, psikolojik etkenlerle birlikte cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında rol alır. Organik nedenler temelde:

Vasküler (damarsal) nedenler
Hormonal nedenler
Nörolojik nedenler biçiminde sınıflanabilir.
Hawton’a göre (1989) cinsel işlev bozukluklarının psikolojik nedenleri:
Hazırlayıcı (yatkınlaştırıcı) nedenler:
Yasaklayıcı bir biçimde yetiştirilme, bozuk aile ilişkileri, travmatik cinsel deneyimler, yetersiz ve yanlış cinsel bilgiler (cinsel mitler).
Ortaya Çıkarıcı (başlatıcı) nedenler:

Eşler arası ilişkide bozulma, doğum, partnerde CİB, sadakatsizlik, başarısız deneyim, depresyon ve anksiyete, travmatik cinsel deneyimler, yaşlanma, organik hastalıklara tepki, yetersiz ve yanlış bilgiler.

İdame Ettirici (sürdüren) nedenler:


Performans kaygısı, başarısızlık korkusu, partnerin abartılı istekleri, partnerler arasında iletişim bozukluğu, suçluluk duyguları, partnerler arasında çekicilik kaybı, cinsel alan dışındaki ilişkilerde bozulma, yakın ilişkiye girme korkusu, yetersiz ve yanlış cinsel bilgiler, ön sevişmenin kısıtlılığı, depresyon ve anksiyete.



CİNSEL İSTEKSİZLİĞİN NEDENLERİ:


Türkiye için hala kapalı kutu görümünde olan cinsellikle ilgili sorunlar, kadın ve erkekleri farklı etkiliyor. 40 yaşını geçen erkeklerin yüzde 52’ sinde değişik düzeylerde cinsel fonksiyon bozukluğu görülüyor. Kadınlarda ise, cinsel soğukluk orgazm olamama ve vaginusmus sorunları en önemli hastaneye başvuru nedenleri arasına yer alıyor. Uzmanlara göre cinsel sorunlar birçok nedenin bir araya gelmesinden doğuyor.
Cinsel deneyimin yetersizliği, cinsel bilgilenmenin eksikliği yada yanlışlığı, eşle olan genel ilişkinin zayıflığı, katı yetiştirilme tarzı, yerleşik yanlış inanışlar, kalıp yargılar ve başarısızlık endişesi başlıca psikolojik faktörler arasında yer alıyor.

Erkeklerin cinsel sorunlarının başında ereksiyon olamamak geliyor. Araştırmalar bu sorunun önümüzdeki 5 yıl içinde dünyada 400 milyon erkeği ilgilendireceğini gösteriyor.

5 Milyon erkekte ereksiyon güçlüğü sorunu var.

Dünya verileri Türkiye’ ye uyarlandığında, ülkemizde değişik düzeylerde ereksiyon güçlüğü olan 5 milyon erkeğin bulunduğu ortaya çıkıyor.

Kadınların cinsel sorunlarının çözümünde yaşanan en önemli eksiklik ise Türkiye’ deki cinselliğin hala tabu olmasından doğuyor.

Ülkemize genç kızların hala evlenmeden önce jinekoloğa gitme yüzdesi çok düşük. Bu nedenle var olan hastalıklara zamanında müdahale edilemiyor.

Cinsel konularda eğitimsiz olan kadınlar, cinsel isteksizlik duydukları konusunda bir karara dahi varamıyorlar ya da bilgisizlikten doğan nedenlerle isteksizlik duymalarına neden olacak travmatik deneyimler yaşıyorlar. Özellikle kadınlar için en önemli sorun; cinsel isteksizliklerini doğal kabul etmeleri…

Her 10 Erkekten 3’ ünde Cinsel İşlev Bozukluğu Var
Türk erkekleri için cinsellik hayatlarının çok önemli bir parçası. Ancak cinsel sorunları yok sayıyorlar. Hem erkek hem de kadınların çoğu bu sorunları hafife alıyor, tıbbi sorun olarak algılamıyor, çoğu zaman geçici olduğunu düşünüyor ve yaşlanmanın doğal bir parçası olarak görüyor. Toplumumuzda her 10 erkekten 3’ ünde , yaşa bağlı olarak da her 100 kadından 19-50’ sinde cinsel işlev bozukluğu bulunuyor. Yapılan araştırmalar; cinsel sağlık sorunlarının 40-80 yaş arasındaki erkek ve kadınların üçte birinden fazlasını etkilediğini ancak bu sorunları partneri ile ya da doktoruyla konuşmanın sayısının az olduğunu ortaya çıkardı.
Cinsellikle ilişkili, fiziksel, ruhsal ve sosyokültürel sağlık ve esenlik sürecinin kesintisiz olarak yaşanması olarak değerlendirilen cinsel sağlık; hem erkek hem de kadında ilişkileri, mutluluğu ve yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.

40-80 yaş arasındaki kadın ve erkeklerin cinsel sağlıkları ile ilgili tutum ve inanışlarını öğrenmek, seksin ve cinsel yaşamın önemini ve yaşamımızdaki rolünü tespit etmek, kadın ve erkeklerin cinsel fonksiyon bozukluğu konusundaki tedavi arayışlarını belirlemek ve cinsel yaşama ilişkin tutumları değişik toplum ve kültürler ile karşılaştırabilmek için Prizer İlaç "Global Cinsel Tutum ve Davranışlar" konulu dünya çapında bir araştırma yaptırdı. Aralarında Türkiye’ nin bulunduğu 32 ülkede 40-80 yaş arasındaki 27 bin 500’ den fazla kadın ve erkeği kapsayan bu araştırmanın sonuçları dikkat çekti.

Türkiye ayağında; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Samsun, Diyarbakır ve Erzurum illerimizdeki 1500 kadın ve erkekle yüz yüze görüşme yapıldı.
Araştırmaya göre, tüm yaş gruplarındaki kadınlar arasında cinsel ilişkiye girme sıklığı ayda 1-4 kez arasında değişiyor. Türk erkeklerinin ve kadınlarının diğer ülkelere kıyasla daha büyük bir bölümü (yüzde 60) , cinsel performanstaki azalmanın ikili ilişkileri etkileyeceğine inanıyor. Diğer ülkelerdeki erkeklerden farklılık gösteren sonuçlardan biri , Türk erkeklerinin yaklaşık dörtte üçünün , erkeğin cinsel ilişkiye girebilmesinin ilişki açısından önemli olduğunu düşünmesidir.

İlişkiye girme yaş ilerledikçe azalıyor.

Cinselliğin yaşamlarının önemli bir parçası olduğunu düşünen Türk kadınlarının oranı, erkeklere göre daha düşük olmakla birlikte, diğer ülkelerdeki kadınlarla benzerlik gösteriyor. Diğer dünya ülkelerinden farklı olarak, Türk erkekleri arasında cinselliğin yaşamlarının önemli bir parçası olduğunu düşünenlerin oranı çok daha yüksek bulunuyor. Özellikle 40-49 yaş arasındaki kadınlardaki cinselliğe önem verenlerin oranı anlamlı şekilde düşüyor.

Araştırmaya göre, Türk erkek ve kadınlarının ortalama olarak yüzde 71’i son bir yıl içinde cinsel ilişkiye girmiş. Erkekler arasında son bir yıl içinde cinsel ilişkiye girdiğini belirtenlerin oranı ise yüzde 83. Cinsel ilişkiye girme sıklığı yaş grubu yükseldikçe azalıyor.

Araştırma’ da Türkiye’de partneriyle ilişkisinin fiziksel olarak zevk verici ve duygusal olarak tatmin edici olduğunu düşünen erkeklerin oranı kadınlara kıyasla daha yüksek bulundu. Erkeklerin bu konudaki memnuniyet düzeyleri yaş ilerledikçe düşüyor. Kadınlar arasında ise özellikle 40-49 yaşından sonra, memnuniyet düzeyinde anlamlı azalma görülüyor. Türk kadınlarının memnuniyet düzeyleri diğer ülke kadınlarına kıyasla daha düşük.

Erkekler arasında herhangi bir nedene bağlı cinsel işlev bozukluğu sorunu yaşayanların oranı yüzde 28, kadınlarda ise yüzde 43 civarında oluyor. Erkeklerin tüm yaşlarda yaşadığı sorunlar genelde erken boşalma ve cinsel ilişkiden zevk almama olarak açıklanıyor.
Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türk erkek ve kadınları da, cinselliğe olan ilginin kadınlarda 50’ li yaşlarda, erkeklerde ise 60’ lı yaşlarda azaldığını düşünüyor.

Araştırmanın en çarpıcı sonucu ise cinsel işlev bozukluğu için çare arama yaklaşımları oldu. Cinsel sorun yaşayanların sadece yüzde 12’si bu sorununu doktor ile konuşuyor. Cinsel sorunlar eş, partner veya arkadaş ile paylaşılan kitap, dergi vb. kaynaklardan bilgi edinilmesi gereken bir sorun olarak algılanıyor. Çünkü cinsel sorunlar ciddi olmayan, geçici olduğu düşünülen, tıbbi bir sorun olarak görülmeyen ve yaşlanmanın doğal bir parçası kabul edilen bir süreç olarak algılanıyor.


CİNSEL UYARILMA BOZUKLUĞU:


Bu grupta erkek erektil bozukluğunu ve kadın uyarılma bozukluğunu kapsar. Tanıda hastanın cinsel aktivitesinin süresi, yoğunluğu, odağı göz önüne alınmalıdır. Eğer cinsel uyaran odağa yönelik değil ise, yoğunluk ve süresi yetersiz ise tanı konmamalıdır. Kadınlar: Evliliğini göreceli olarak mutlu şekilde yürüten kadınlarda %33 oranında uyarılma problemi tanımlanmıştır. Uyarılmayı sürdürmedeki zorluk psikolojik çatışmaları (anksiyete, suçluluk ve korkular) veya fizyolojik değişmeleri yansıtabilir. Testesteron, östrojen, prolaktin ve tiroksin gibi hormon seviyelerinde değişmeler ve antihistaminik ilaç kullanımının uyarılma bozukluğunun etiyolojisinde rol oynadığı ileri sürülmüştür. Erkekler Bu hastalık erkeklerde erektil disfonksiyon veya impotans olarak adlandırılmaktadır.

Cinsel güçsüzlük (Empotans) erkekte penisin sertleşememesidir. Hekimlerin karşısına sık çıkan bir yakınmadır ve hastaya büyük sıkıntı yaşatır. Genç erkeklerdeki prevalansı %8 olarak tahmin edilmektedir. Bununla beraber daha geç yaşlarda da ilk kez görülebilir. Değişik yöntemlerle impotansın organik mi yoksa psikolojik mi olduğu anlaşılır.
Bu yöntemler nokturnal penil tumescence (geceleri kendiliğinden olan ereksiyonlar) izleminden , ultrasonografi ve penis içerisine ereksiyon sağlayıcı madde (papaverin ) enjeksiyonuna kadar uzanabilir. Nedeni anlamakta iyi bir hastalık öyküsü son derece değerlidir. Kendiliğinden olan ereksiyonlar (REM uykusunda olan) oldukça değerlidir. Böyle bir durumda impotansın psikolojik faktörlerle meydana geldiği düşünülmelidir. İmpotansın psikolojik nedenleri çözülmemiş ödipiyal veya preödipiyal çatışmalar, cezalandırıcı süper ego, güven duygusunun gelişmemesi ve yetersizlik duyguları olabilmektedir. Erektil disfonkısiyon denilen bu durum eşler arası ilişki sorunlarının varlığını da gösterebilir. ...

CİNSEL GÜÇSÜZLÜK:


Ülkemizde ve dünyada erkeklerin daha çok ileri yaşlarda olsa da artık genç yaşlarda da sık karşılaştığı bir hastalıktır. Cinsel güçsüzlük çok çeşitli şekillerde tanımlanabilir ama kısaca erkeğin cinsel gücünden memnun olmaması olarak da tarif edilebilir. Bazen bu durum gerçek bir cinsel güçsüzlük değilse de kişi hekime başvurmaktadır. Özellikle şehir yaşantısının getirdiği stres ile bu hastalığın hem sıklığı artmış hem de daha genç yaşlarda görülmeye başlamıştır. Cinsel güçsüzlükte neden ya ruhsal ya da bedenseldir.
Burada ilke olarak hasta öncelikle bir üroloji uzmanı tarafından değerlendirilir ve bedensel bir neden olup olmadığı araştırılır. Eğer böyle bir neden saptanmazsa veya ruhsal bir neden düşünülürse bir psikiyatri uzmanına yollanır. Bazen her iki nedende mevcut olabilir ve bu nedenle her iki branştaki hekim tarafından tedavi gereklidir. Bazen ortaya çıkan bedensel hastalıklar nedeniyle hastanın bir iç hastalıkları veya beyin cerrahi uzmanı tarafından da tedavisi gerekebilir. Bedensel hastalık olarak çeşitli hormon hastalıkları, şeker, böbrek, karaciğer, kalp-damar hastalıkları gibi nedenler bulunabilir. Kullanılan çeşitli ilaçlar nedeniyle olabilir. Sonuçta erkeklik organının damarlarında veya sinirlerinde hasar meydana gelir.
Genelde bu hastalıklarda yakınmalar yavaş yavaş gelişir. Kavga, ani stres gibi durumlarda başlangıç anidir ve çoğu zaman bu neden hasta tarafından da fark edilir.

İKTİDARSIZLIK


Belirtiler Diğer İsimleri: Erektil disfonksiyon, sertleşme bozukluğu. Erkeğin cinsel isteğinin olmasına karşın penis damarlarında kan toplanamaması ve sertleşmemesi (ereksiyon olmaması) veya cinsel birleşmeyi sağlayacak yeterli sertliği koruyamamasıdır. Her erkeğin her zaman ve bütün koşullarda yeterli ereksiyonu sağlaması beklenemez. Ruhsal gerginlikler, yorgunluk, ilişkideki problemler zaman zaman ereksiyonun başarısız olmasına sebep olabilir. Ancak ereksiyon problemi ısrarcı olursa ve cinsel birleşmeyi sık sık engellerse bir doktordan yardım alma gerekliliği var demektir. Bazı araştırmalara göre hafif ve orta derecede empotans da dahil edilirse 40-70 yaş arası erkeklerin % 70 'ini etkiler.

NEDENLER: Birkaç yıl öncesine kadar impotans' ın en büyük nedeninin psikolojik ve yaşam tarzı ile ilgili olduğu düşünülürdü. Aşırı sigara ve alkol kullanımı, bazı ilaçlar yan etki olarak ereksiyon bozukluklarına sebep olabildiği gibi son zamanlarda yapılan araştırmalarla sinirler, arterler veya toplardamarları etkileyen herhangi bir hastalığın ereksiyon bozukluğuna sebep olabileceğini göstermiştir.Penisin içinde idrar yoluna paralel iki adet süngersi silindir vardır. Erkek cinsel açıdan uyarıldığında sinir sistemi penisi sertleşmesi için uyarır. Penise gelen kan damarları bu süngersi silindirleri kanla doldurmak için gevşerler. Bu da ereksiyonu sağlar.

Eğer herhangi bir sebeple bu aşamalardan birisi engellenirse ereksiyon bozukluğu oluşur. Bu sebepler şunlar olabilir. Fiziksel Hastalıklar ve Bozukluklar: Akciğer, karaciğer, kalp, böbrek, sinir, arter veya venlerin kronik hastalıkları impotansa sebep olabilir. Özellikle şeker hastalığı gibi endokrin hastalıklar bir sebeptir. Damar sertliği penise yeterli kanın girmesine engel olabilir. Bazı erkeklerde testesteron (erkeklik hormonu) azalması da empotansa neden olabilir. Ameliyat veya travma:Leğen kemiği veya omurgalardaki yaralanmalar bazen empotans sebebi olabilir. Prostat, mesane veya rektum kanseri sebebi ile yapılan ameliyatlarda empotansa sebep olabilirler. İlaç Tedavileri: Antidepresanlar, antihistamimikler, hipertansiyon ilaçları veya prostat kanseri tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar ereksiyon bozukluğuna sebep olabilir. Madde kullanımı: Alkol, esrar veya diğer uyuşturucu maddelerin kullanımı ereksiyon bozukluğuna sebep olabilir. Aşırı sigara içilmesi de penise giden arterlere zarar verebilir. Stres, anksiyete veya depresyon: Psikolojik bozukluklar ereksiyon bozukluğunun sebeplerinin % 10-15 ini oluşturur.

TEŞHİS: Empotans tanısında en önemli şeylerden biri doktorunuza tıbbi ve seksüel hikayenizi ayrıntılı biçimde anlatmanızdır.Doktorunuz şunları bilmek isteyecektir:
• Ereksiyon ile ilgili probleminiz ne zaman başladı?
• Ereksiyon probleminiz bazen mi oluyor yoksa sürekli mi? Hangi şartlarda problem kötüleşiyor.
• Hayatınızda ereksiyon bozukluğuna sebep olabilecek faktörler var mı? İş hayatınızda veya eşinizle ilişkilerinizde gerilimleriniz var mı? • Ereksiyon bozukluğunu sadece eşinizle mi yaşıyorsunuz?
• Masturbasyon yaptığınızda ereksiyon yeterli oluyor mu?
• Ereksiyon esnasında ağrınız oluyor mu?
• Eşinizden tedavi olmanız gerektiğine dair bir uyarı aldınız mı?
• Ayrıca doktorunuz geçmişte geçirdiğiniz ameliyatları, ilaç, alkol, sigara veya uyuşturucu kullanıp kullanmadığınızı, yakın zamanda kilo kaybı veya alımı olup olmadığını, geçirdiğiniz ruhsal sıkıntıları bilmek isteyecektir. Daha sonra detaylı bir fiziksel muayene yapılır.Bu muayenede boyun, göğüs, karın ve penis ve testisler ağırlıklı olmak üzere genital bölgenizi inceleyecektir.

Rektal muayene de işlemin bir parçasıdır. Laboratuvar Testleri:Prolaktin hormon düzeyi, testesteron düzeyi, kan sayımı, kandaki kolesterol ve kan şekeri düzeylerini belirleyebilmek için laboratuvar testleri yapılır.Bunların dışında daha uzak organlarda empotansa neden olabilecek bir hastalığın var olup olmadığının tesbiti için karaciğer, böbrek ve tiroid ile ilgili bir takım testleri yapılabilir. Bazen de penisinize bir ilaç enjekte edildikten sonra oluşan ereksiyon esnasında kan akışının ölçülmesi için bir ultrason tetkiki yapmak gerekebilir.

Laboratuvar Testleri: Prolaktin hormon düzeyi, testesteron düzeyi, kan sayımı, kandaki kolesterol ve kan şekeri düzeylerini belirleyebilmek için laboratuvar testleri yapılır.Bunların dışında daha uzak organlarda empotansa neden olabilecek bir hastalığın var olup olmadığının tesbiti için karaciğer, böbrek ve tiroid ile ilgili bir takım testleri yapılabilir. Bazen de penisinize bir ilaç enjekte edildikten sonra oluşan ereksiyon esnasında kan akışının ölçülmesi için bir ultrason tetkiki yapmak gerekebilir.

TEDAVİ: Beslenme, egzersiz ve kişisel alışkanlıklar: Sigara ve alkol alımı sınırlandırılmalı, ilaç alışkanlıklarından kurtulunmalıdır. Düşük kolesterol içeren besinlerle beslenmeli ve kolesterol düzeylerinizi takip etmelisiniz. Egzersiz empotans için risk faktör olabilecek kalp-damar hastalıklarının önlenebilmesi için çok önemlidir. İlaç Tedavileri: Son zamanlarda oldukça iddialı olarak piyasaya çıkan birtakım ilaçlar ereksiyon konusunda yardımcı olabilmektedir.

Ancak kişilere normal ereksiyon yeteneğini kazandırmadıkları akıldan çıkarılmamalıdır. Birkaç yıl önce piyasaya çıkan ve tüm dünyada sansasyon yaratan sildenafil, verdenafil, tadalafil etken maddeli ilaçların penis içindeki kan dolaşımını arttırdığı ve ilişkiden 30 dk önce alındığında ereksiyonu sağlayarak hastaların % 80 inde etkili olduğu iddia edilmektedir. Ancak bazı yan etkileri vardır. Hastaların % 10 unda ilişkiden saatler sonra dahi devam eden yüz kızarması, %17 sinde baş ağrısı şikayetleri bildirilmiştir.Mide yanmaları ve görme bozukluğu da rapor edilmiştir. Ender vakalarda 3 saat kadar süren ereksiyon oluşmuştur. Bu ilaçları anginası veya kalp-damar rahatsızlıkları olan kişiler kullanmamalıdır.Bu ilaçlar nitrogliserin içeren ilaçlar (monoket, monolong, isordil gibi) ile birlikte alınmamalıdır.

İlgili uzmanın muayenesinden sonra ancak reçete ile alınabilirler. İntauretral Tedavi: İdrar yaptıktan sonra bir aplikatörle idrar yoluna konulan küçük fitillerdir.Fitil uygulandıktan sonra kolay çözünebilmesi için penis hafifçe ovalanır. Penis içindeki kan dolaşımını arttırarak etki eder.Başarı oranının % 40’ lara yakın olduğu rapor edilmiştir. En sık görülen yan etkileri penis, testisler, idrar yolunda ağrı duyulmasıdır (kullananların yaklaşık yarısında görülür). Nadiren idrar yolunda kanama, tansiyon düşmeleri, sersemlik ve bayılma görülebilir. İlişkide bulunulan eşin vajeninde yanma hissi yaratabilir.

İlişkide bulunulan eş hamile ise kesinlikle kullanılmamalıdır. Prostoglandin alerjisi olanlar, lösemi ve orak hücreli anemi hastaları kullanmamalıdır. Enjeksiyon Tedavisi: Süngersi tabaka yanından penise enjekte edilen bir takım ilaçlarla 15 dakika içinde yarım saat sürecek bir ereksiyon sağlanabilir. Enjeksiyon küçük iğnelerle yapılır. Enjeksiyon yerinde ağrı, morarma, tansiyon yükselmesi, baş ağrısı, sersemlik gibi yan etkileri vardır. Pompa Tedavisi: 1900 yıllarında keşfedilmiş basit bir pompa ile penis içindeki kan akışı arttırılarak ereksiyon sağlanır. Pompa kullananların % 80 i sonucun tatmin edici olduğunu söylemektedirler. Penil Protezler: Oldukça pahalıya mal olan bu yöntemde penise yerleştirilen protez ile ereksiyon sağlanmaktadır. Hasta istediği zaman ereksiyonu sağlayabilir. Çeşitli tipleri mevcuttur. Bazılarında penis sürekli ereksiyonda kalır. Bazılarında ise ilişkiden sonra yumuşama sağlanabilir. Cerrahi bir işlem gerektirir. Uygulanan hastaların % 80’ i olumlu sonuç almıştır.

CİNSEL İLİŞKİ SAYISI:


Birinci grup hislerini başkalarına göre ayarlayanlar, İkinci grup ise hissettiklerinin dolayısıyla yaşadıklarının yeterli olmadığını düşünen veya bunu hissedenlerdir. İkinci grup bir sorunun varlığını hisseden veya yaşayanlardır ki bunlar bir hekime baş vurup nedenini öğrenip çözüm sağlamalıdırlar,bunu da çekinmeden yapmaları gerektiğini neden çekinmemeleri gerektiğini yazının devamında okuyacaklar. Üreme içgüdüsünün sonucu olarak cinsel istek vardır ve cinsellik yaşanır,yaşanmak zorundadır.Çünkü içgüdüler doğuştan vardırlar.

Canlının yaşamını devam ettirebilmesi için bunları yapması gerekir.(Yemek yemek gibi) İçgüdüler değiştirilemez.Yok edilemez ve birinin yerine diğeri konulamaz. Yaşamak demek kabaca insan bedeninin canlı olarak dünyada bulunmasıdır.Her canlı yaşamının bitmesini istemez.Bedeninizi dünyada devamlı bırakmak istersiniz.O zaman bedeninizi dünyada bırakmak için tek yolunuz kopyalama şansınızdır bu kopyalamayı da çocuk yaparak sağlarız,bedenimizin kopyası çocuğunuz sizden sonrada bedeninizin canlı olarak dünyada kalmasını sağlayacaktır.

Siz değil misiniz çocuğunuzu, o benim kanım canım diye seven. Cinselliği evet zevk için de yaşarız.Ama bu zevk üreme içgüdünü giderebildiğimiz doyurabildiğimiz içindir.Yemek yemenin karnımızı doyurması bu doygunlukla açlık hissinin kaybolup o süre için bedenimize gerekli enerjiyi sağlayıp yaşamda kalabilmeyi garantilediğimiz içindir ve bu bize zevk verir. Cinsel güç miktarı 3 ana nedenden dolayı değişebilir. 1)Bedensel nedenler: Cinsel isteğin az olması bazen bedensel nedenlerden dolayı olmaktadır.Bunun içinde belirtilen hormon eksiklikleri,bedensel bazı hastalıklar veya başka bir hastalık için kullanılan ilaçların yan etki olarak kalıcı veya geçici cinsel isteksizlik yapmasıdır. #Burada önemli bir ayrımı vurgulamak isterim.Cinsel isteksizlik dedik cinsel yetersizlik değil.Cinsel yetersizlik cinsel arzunun olup bunun bedensel bazı eksiklilikler bozukluklar yüzünden gerçekleştirilememesidir.Mesela erkekte cinsel birleşme arzusu var ama bir hastalık yüzünden penisinde sertleşme olmuyor.Cinsel isteksizlikte ise bunu yapmak için zaten istek yok. 2)Psikolojik nedenler: İnsanın içgüdülerinde öncelik sırası vardır.

Birinci sıradakiler yaşamınızı devam ettirmek için yapmak zorunda olduğunuz şeylerdir.Mesela su içmek gibi.Su içmezseniz kısa sürede ölürsünüz.Kişinin birinci hissi o günkü varlığını sürdürebilmek için gerekli şeyleri yapma zorunluluğudur.Bunu tamamladıktan sonra ancak diğerlerine sıra gelir.Bunun en basit komik örneği '' fakirin karnı doyunca nokta noktası kalkar'' örneğidir.Sağlıklı bir cinsel arzu duyabilmek ve cinsellik yaşayabilmek için bir kişinin önce o gün için çözmesi gerekli olan şeyleri çözmesidir.Uykusunu uyuması, yemeğini yemesi ,barınacak yerini sağlaması gibi ve yarını için de en azından çok fazlaca kaygı duymamasıdır.Demek ki gelecek sorunlarınız kadar gündelik sorunlarınız cinsel isteğinizi etkilemektedir.Bunun yanı sıra cinsellik-cinsel istek bir hesaplar zinciridir.

Cinsellik isteyerek yaşandığında her zaman zevk verecektir.Ama bununda bir bedeli vardır.Bu bedel bazen getirdiği hazdan daha fazla acı ve mutsuzluk verebilir.Bu gibi durumlarda beyin kişiyi koruma altına alarak negatif etkilerden koruyup daha fazla acı çekmesini engellemek için cinsellik dürtüsünü bir süreliğine baskılayabilir veya başka yerlere yönlendirir.Ama bu bir çözüm sağlamaz çünkü güdüleri yaşamak zorundayız ve başka yere yönlendiremeyiz.Kısa sürede bunu çözmek gerekir. Cinsellikteki negatif etkiler kızlık zarı korkusu, gebe kalma kaygısı can acısı duyma kaygısı cinsel yasaklamalar cinselliği kötü kabul etme anne baba ve çevrenin ne düşüneceği fikri çirkin beden veya herhangi bir organ kaygısı utanma mukayese edilme korkusu kullanılma kaygısı daha önceden cinsel tacize uğramış olmak yetersiz olup alay edilmesi fikri cinsel hastalık veya bulaşıcı hastalık kapma korkusu pişmanlık korkusu aldatılma aldatma partnerin; kendisi hakkında ne düşüneceği ona nasıl davranacağı başkalarına anlatıp anlatmayacağı, bu ilişki yüzünden bir sorun yaşatıp yaşatmayacağı gibi nedenlerdir.Bu nedenlerin baskın olduğu durumlarda insan bunların getireceği negatif etkileri yaşamamak için cinsellikten uzaklaşırlar.

Partneri beğenmemek veya istememek veya zorunluluktan beraber olmakta cinsel isteği azaltıcı nedenlerdendir. 3)Bedensel ve psikolojik nedenlerin birbiriyle etkileşimde olduğu dönemler: Yukarıda saydığımız nedenlerin herhangi birinin diğeriyle beraber olmasıdır. Bahsettiğimiz bütün nedenlerden dolayı kişilerin cinsel istek duyma seviyeleri zamandan zamana partnerden partnere koşuldan koşula farklılık gösterecektir.Bunun belirli bir sayısı yoktur.Nasıl acıkınca yemek yiyorsanız isteğiniz varsa ve koşullarınız da uygunsa yaşayabileceğiniz kadar yaşayacaksınız.Zorunlu bir rakam yok.

Bu konuda elde var olan sayılar belli miktarda aynı yaştaki kişilerin cinsel yaşamlarının istatistiksel ortalamalarıdır.Sizin için hiç bir gerçeklik ifade etmez.Var olan sizin kendi gerçeğinizdir. Cinsel istekte ve ilişkideki sınır, partnerinize ve kendinize bir şeylerin eksik kalmadığını hissettiğiniz andır. İşte bu yeterliliktir ve koşullara ve kişiye göre değişir.Şunu da unutmamak gerekir ki her partneri tatmin edemezsiniz.Bunu yapmaya çalışırsanız yıldızları yakalamaya çalışan hayalperestler gibi olursunuz. Gelelim özellikle erkeklerin merak konusuna

1) Erkeklerde cinsel istek nasıl arttırılır?
2)yine erkeklerin sorduğu bir soru kadınlarda cinsel istek nasıl arttırılır? Sağlıklı bir yaşam, sağlıklı bir beslenmeyle yani düzenli yaşayıp stresten, gerekli sorunlardan uzak durup beslenmenize de özen gösterirseniz spor yaparsanız ve de akıllı olursanız daha evvel yazmış olduğumuz cinsel isteği azaltıcı nedenlerden kurtulmuş olur daha arzulu ve daha güzel bir cinsel yaşantıya sahip olursunuz. En önemli şeylerden biri beslenmedir.Cinsel isteği artırıcı özel bir gıda rejimi yoktur.Sağlıklı beslenip gerekli protein ve vitamini alırsanız faydasını göreceksiniz. Bu arada hemen piyasada satılan ilaçlar gündeme gelebilir,bu tip haplar cinsel isteği olup çeşitli nedenlerden dolayı yeterli sertleşme sağlayamayan kişilerde faydalıdır.Penis sertleşmesi sağlar.Cinsel arzusu olmayan kişiye bu tip haplar verildiğinde herhangi bir cinsel istek gelişmeyecektir.Bu yüzden cinselliği çevrenizdekilerin söylediklerine göre değil kendi hissettiğinize göre yaşamalısınız.Doğrusu budur yoksa dilin kemiği yok.Yaşadığınızı yaşayın istediğinizi söyleyin.Bu sefer onlarda sizin gibi düşünüp dursunlar. Cinsel isteği arttırıcı bazı özel maddeler vardır ama bunlar gerekli görüldüğü zamanlarda doktor tarafından verilen ve kontrol altında verilen maddelerdir.Kendi başınıza kullanamayacağınız kullandığınızda fayda yerine zarar göreceğiniz şeylerdir. -Cinsel isteksizlik duyduğunuzu ,yaşadınız veya hissettiğiniz cinselliğin yeterli olmadığını hissediyorsanız bir hekime baş vurabilirsiniz.Sorun varsa ortaya çıkarılır bedensel veya psikolojik tedavisi yapılır ve çözüme kavuşursunuz.Bunda utanmaya veya çekinmeye gerek yoktur.Rahatlıkla bu konuda destek almaktan çekinmeyiniz. Lütfen cinselliği bu güzel hissi kendi kendinize etraftan duyduklarınızı zehir etmeyiniz.Çünkü cinsellilik insan hayatında çok önemli bir yer tutmaktadır;güzel bir cinsel ilişki sonrası hayata daha olumlu baktığınızı ve daha pozitif düşündüğünüzü ve daha başarılı olduğunuzu biliyorsunuz.Bu hislerin getirdiği mutluluğu yaşamak istiyorsanız başkalarının düşüncelerine göre değil hissettiğiniz gibi ve doğru kaynaklardan bilgi alıp yönlenerek yaşamalısınız.Sağlıklı daha mutlu güzel günlere.

SERTLEŞME SORUN


Sertleşememe birçok erkeğin özellikle de orta yaş ve üstü erkeklerin birçoğunun ciddi bir kaygısıdır. Erkek sekste daha çok penisiyle değerlendirilmektedir. Kadın yapısı gereği, istemese de uygun olmasa da erkeğe vereceği cinsel hizmet yönünden özel bir hazırlık yapmasına gerek yoktur. Her zaman her yerde her şekilde ilişkiye girebilir. Bundan zevk alıp almayacağı ayrı bir konudur. Erkek ise cinselliği yöneten ve bitiren taraf olarak hazırlanmalı ilişkiye uygun ve de bu ilişkiyi sürdürebilecek halde olmalıdır; bu da basit açıklama ile erkeğin penisinin sertleşmesi ve bu sertliği sürdürme sürecidir( tabii ki ideali bu süreye kadının hazırlanma süresini de eklemektir!!)

Erkekte genç yaştaki her koşulda sertleşme imkanı yaş ilerledikçe bedensel eskimeye, sosyal ve ekonomik koşullara, strese de bağlı olarak azalacaktır. Sertleşme yetersizliği veya sertleşememe sorunu üç nedenden oluşabilir. 1- Bedensel durumlar 2- Psikolojik durumlar 3- Hem bedensel hem de psikolojik nedenlerin beraber olduğu durumlar Sorunun nerede olduğunu bulmak ilk önce sorgulama ile olur. Cinsel ilişkide sertleşme problemi olan kişinin mastürbasyon yaparken veya sabah sertleşmelerinin olup olmadığı sorunun kaynağına yol gösterebilir. Diğer bir yöntem de bedensel bir takım testlerin mesela penisteki kan akımının ölçülmesi, penise çeşitli ilaç uygulamaları gibidir.

Bunların sonucu kişiyi muayene eden hekimce değerlendirerek sorunun nereden kaynaklandığı ilk önce bulunur, bulunmalıdır. Bedensel ise, çeşidine ve koşullara göre ilaç veya ameliyat önerilir. Sorun psikolojik ise uygun terapi yapılır veya terapiye yönlendirilir. Psikolojik baskılar erkek sertleşme faktörünü önemli ölçüde etkilemektedir Bunlar ekonomik yetersizlik, sosyal ilişkiler, penis büyüklüğü kaygısı, erken boşalma korkusu, partneri tatmin edememe şüphesi, partnerinin zevk almaması, suç işlediğini düşünme kaygısı, aldatma veya aldatılma korkusu, veya da başka erkeklerle karşılaştırılma korkusu gibi nedenlerdir. Psikolojik sorunların kaynağa yönelik çözümü ile erkekteki sertleşme sorununun çözümünde başarı yüksektir. Sorun nereden kaynaklanırsa kaynaklansın çözümünü en kısa sürede bulmak gerekir.

Basit bir sertleşme korkusunun başlattığı sertleşme problemi çözülmezse, neden yokken günbegün artacak daha ağırlaşacaktır. Bedensel bir sorunun uygun yöntemlerle çözülmemesi ise erkekte gene psikolojik baskıyla bedenselin yanına psikolojik sorun da ekleyebilecektir. Sertleşme kaygısı yaşayan erkeklerin birçoğunun daha sonra gerçek anlamda sertleşme sorunu yaşadıkları görülmektedir. Sertleşme sorunu olan erkek cinsel açıdan yetersizliğini hissedip kendini zavallı ve güçsüz görüp kadınlardan ve toplumdan uzaklaşacak, sosyal ilişkilerinden, iş hayatında başarısızlık yaşayacaktır. Hatta eşcinsellik kaygılarına bile kapılabilecektir. Bu yüzden nedeni ne olursa olsun çözümü büyük oranda olan bu sorun için kısa zamanda uygun yerlere başvurmak erkek sağlığı ve gelecek nesiller için faydalı olacaktır.

MASTURBASYON:


İnsanların yüzde doksan beşi (%95'i) mastürbasyon yapar, peki kalan yüzde beşi (% 5'i) ne yapar? Kalan % 5'i yalan söyler! Biraz yumuşatırsak bunu ;yaptıkları şeyi masturbasyon olarak kabul etmemeye çalışırlar ,yada masturbasyon yaptıklarını bilmezler. Cinsel organlarla ilgili haz verici her şey masturbasyon sayılabilir, mesela bir kadının heyecanlanıp bacaklarını sıkıştırıp bırakması bile,ve masturbasyonda illa orgazma ulaşmak gerekmez.

Masturbasyon kelimesi Latince ''masturbare=(elle bozmak )'' fiilinden türemiştir. Günümüzde kullanımı; kişinin (kadın veya erkek) kendi kendine cinsellik yaşaması veya cinsel doyuma ulaştırması için yaptığı eyleme denir. Daha modernize bir açıklama ile ; bir cinsel tepki üreten istemli kendi kendine uyarım olarak tanımlanabilir. Masturbasyon hayal gücünün veya fantezinin sonsuz kullanımı ile gerçekleşir,kişi bu sırada kendisini ve karşıdakini dilediği gibi düşünür ve sonsuz bir güce sahip olur, bu yüzden de hiç bir cinsel eylem bu sınırsızlıkta ve mükemmellikte gerçekleşmez. Bu da ilk cinsel eylemlerde bazen hayal kırıklığı yaratabilir. Ama hiç bir düşünce de tensel dokunmanın veya hissetmenin ve de sevginin yerini de tutamaz. Masturbasyon zararlımıdır ?

Eğer kişinin sosyal yaşantısını ,normal seksüel ilişkilerini bozacak düzeyde değil ise zararsızdır. Kişi eğer bir seksüel partneri varsa o olmadığı zamanlarda masturbasyon yapabilir ama bunun sayısı ve sıklığı partnerine olan arzusunu etkilemeyecek şekilde olmalıdır. Eğer kişinin düzenli seks partneri yoksa veya hiç partneri yoksa, arzu ettiği sürece, hissettiği sıklıkta mastürbasyon yapabilir. Mastürbasyonun kadında veya erkekte hiç bir fiziksel (bedensel) kötü tesiri yoktur ,aksine rahatlamayı ve gevşemeyi sağlar. Ayıp değil bir gerekliliktir. Toplumda söylenen diğer her şey tamamen uydurmadır; - yok sivilce yapar, -gözleriniz kör olur, -boy uzamasını durdurur, -ileride çocuğunuz olmaz, -kızlarda adet düzenini bozar, -erkeklerde ileride sertleşme sorunu yaratır, -penis boyunun uzamasını durdurur gibi söylentiler ve bilgiler ve buna benzer her şey tamamen uydurmadır. Dilediğiniz yer ve zamanda tabi ki başkalarının haklarına (kişisel veya kanuni) saygı duyarak, kimseye zarar vermeden masturbasyon yapabilirsiniz.

Bu sizin hakkınız ve bedensel özgürlüğünüzdür. Özellikle bazı gençler mastürbasyon sonrası suçluluk duygusuna kapılırlar, bu yaptığınızdan suçluluk duymak anlamsız ve de gereksiz bir duygudur,ayıp,yasak,kötü,size veya başkasına zarar vermeyen, yalızca sizin bedeninizi ve hislerinizi ilgilendiren bir şeyden huzursuz olmanın gereği yoktur,bu bir ihtiyaçtır, bundan utanmayınız,suçluluk duymayınız. Yalnız masturbasyon sizin için kaçınılmaz bir olay , bir tutku haline gelmişse, normal cinsel ilişkiye tercih ediyorsanız, veya normal seksten partnerinizden zevk alamayıp masturbasyona yöneliyorsanız bir cinsel tedavi merkezine baş vurup bu alışkanlığınızı veya tercihinizi değiştirmek için öneri ve tedavi almalısınız. Mastürbasyon konusunu biraz yaşa ve cinsiyete göre ayırırsak; Genç erkeklerde özellikle cinsel hayatı olmayan gençlerde, masturbasyon neredeyse bir zorunluluk halindedir, bunun nedeni ise: Sperm (meni - er suyu) üretimi devamlıdır ve hiç durmaz, üretilen spermler bir kesede toplanır ve boşaltılmaya hazır beklerler, arkadan da devamlı sperm üretimi olur ve bu keseye boşalır, bu kesenin bir hacmi, bir kapasitesi vardır, bu hacim dolunca cinsel istek artar, yoğunlaşır eğer ilişki veya boşalma gerçekleşmezse kasıklarda ağrı, aşırı cinsel istek başlar, bazen kese o kadar dolmuştur ki büyük tuvalet yaparken veya ıkınırken vücut içi basınç arttığından bu sırada penisten sperm akar veya idrar sonrasında sümüksü bir akıntı olarak penisten gelir (bu boşalma değildir ve zevk vermez sadece sperm akar).

Eğer kişi boşalmaz veya ilişki kurmazsa belli bir süreden sonra ki bu süre kişiden kişiye değişir( 4 ila 15 gün), erkek uykuda boşalır ve keseyi boşaltarak arkadan gelen spermlere yol açar. Hamamcı olduk veya rüyacı olduk deyimi buradaki boşalmaya bağlı yıkanma gerekliliğinden gelmiştir. Erkeklerdeki cinsel arzu kontrolsüzlüğü de devamlı üretilen sperm ve onun boşaltılması isteği sonucu ve de toplumsal öğretilerin yani tabuların erkeğe kuralsız cinsellik yaşamayı bir hak ve övünç kaynağı olarak hissettirmesi olup bayanların erkeklerde anlayamadıkları duygusuz cinsel istek bundan dolayıdır. Erkeklerde uyarı ve doyuma ulaşma daha çok penisin etrafının kavranma hissinin tatmini ve özellikle penisin baş kısmında bulanan zevk hücresi diye isimlendirilen sinir uçlarının sürtünmeye ve karşıdan gelen basınca karşı taşıdıkları hislerden oluşur.

Erkekler genelde elleriyle cinsel organlarını okşayarak masturbasyon yaparlar, bunun için elleri kuru olabilir, genelde kayganlaştırıcı bazı maddeler; tükürük, krem, sabun (sabunun penis içine kaçtığında acıya yol açacağı unutulmamalıdır) kullanılır. Gene erkekler masturbasyon yaparken penislerini başka cisimlere sürerek de veya kavrama hareketini sağlayıcı bir takım boşluklara penislerini sokup çıkararak yaparlar. Veya sertleşmiş penise su tutarakta masturbasyon gibi çeşitli yöntemlerde kullanırlar. Son zamanlarda ülkemizde de satılan yapay vajina benzeri araçlarda erotik malzeme satılan dükkanlarda bulunmakta ve kullanılmaktadır.

Kısaca kişiye zevk veren her şey bu amaçla kullanılabilir. Kadınlarda ise; bakire olanlar veya olmayanlar olarak değerlendirmeliyiz çünkü toplumumuzda bekaret hala önemli bir konu olarak kabul edilmektedir . Kadınlarda masturbasyon erkeklerdeki kadar fiziksel dokunma gerçekleşmeden düşünce bazında da gerçekleşebilir.Sadece göğüslerine dokunarak dahi masturbasyon yapabilirler. Fiziksel istek kasık bölgesine yayılan sıcaklık orada bir basınç hissinin duyulmasına ve klitorise dokunulmasının ihtiyacı ve vajen içinde doldurulması gerekli bir boşluk hissi ile ortaya çıkar.

Vajende ki boşluk hissi daha önce cinsel ilişkiye girmemiş bayanlarda çok az veya yoktur.Cinsel ilişki yaşamış kadınlarda ise bu vücut tarafından tanınmıştır ve hissedilir. Genelde ya klitoris (bızır) elle okşanır veya iki bacak açıp kapanarak sıkıştırılır veya kadına zevk verebilecek bir şeye sürtülür. Bakire olan kadınlar genelde bu şekilde masturbasyon yaparlar. Ve bunun kızlık zarına hiç bir zararı yoktur. Daha az olarak klitoris okşanırken vajen girişine parmakla baskı uygulanabilir veya vajen girişi veya küçük dudaklar okşanabilir. Bunun da kızlık zarına hiç bir zararı yoktur. Ve bazı bayanlar kızlık zarı olmayanlar veya önemsemeyenler vajen içine parmak veya parmaklarını sokarlar veya içeriye doluluk hissi verebilecek herhangi bir şey (deodorant kutusu,salatalık,muz,kalem gibi) kullanırlar.Son zamanlarda ülkemizde de bulunan yapay penisler de veya titreşim sağlayan bazı seks oyuncakları da yaygın olarak kullanılmaktadır. Bazı bayanlar ise hem klitorise sürtünme veya baskı hem de vajen içine doluluk sağlayarak masturbasyon yaparlar.

Duşta basınçlı suyun klitorise tutulması ile masturbasyon ise bayağı yaygın bir yöntemdir, bu da kızlık zarına zarar vermez. Anne ve babalara ve de herkese ; cinsellik içgüdüsel bir duygu olup soyunu sürdürme, hayata ve kendinden sonraya bedeninden bir parça bırakma hissinin bir uzantısıdır. Yani frenlenemez,önlenemez ve yok edilemez.Belki baskılayabilir veya başka bir hisse veya uğraşa yönlendirebilirsiniz ama bunun sağlıksız sonuçları ve acısı daha sonra çok fazla olarak başka yerlerde ve konumlarda ortaya çıkmaktadır.Kuşumuzun, kedimizin veya köpeğimizin cinsel arzularını düşünüp dikkate aldığımız halde kendimizin ,yakınlarımızın veya çocuklarımızın bu tip ihtiyaçlarını görmemezlikten gelmeye veya anlamamaya çalışmak kendimizi kandırmaktır. Özellikle cinsel yaşantıya sahip olamayan veya olamamış gençlerde bu istek frenlenemez.Bu yüzden gerekli olan masturbasyon için onları yanlış bilgilendirip korkutmayınız. Yaş ve kişinin sosyal konumu bu arzuyu yok etmez bu bir ihtiyaçtır.

Yalnız bebekler de de bazen masturbasyon benzeri davranışlar görülebilir bu onları korkutmadan önlenebilir,anlayabilecek yaşta olanlar doğru yönlendirilip bilgilendirilmelidir.Bu konu ilerdeki yazılarımızda ele alınacaktır. Peki çocuklarımıza nasıl davranalım; ilk önce onlara bu konularda sağlıklı bilgiler verelim eğer sizde bilmiyor veya bu konuları konuşamıyorsanız çekinmeden destek alabileceğiniz yerlere baş vurabilirsiniz veya okuyup öğrenebilecekleri bazı bilgi kaynakları sağlayabilirsiniz.En önemli olan şey yanlış bilgi vermemektir.Ufak bir kızken annesi tarafından anal (arkadan-popodan - makat-rektum ) ilişkiye girmesin diye arkadan ilişki kuranlar kanser olur diye korkutulup yönlendiren bir hastamın kabız olursam da aynı etki olur kanser olurum ölürüm fikri ile yaşadığı ve hissettiklerini, bu yüzden yeme içme problemi yaşadığını, uzun süre psikiyatrik tedavi alıp halen de tam olarak iyileşemediğini ve de iyileşemeyeceğini düşünürseniz yanlış bilginin bir insanın hayatına, yaşantısına nasıl bir etki yaptığını anlarsınız.

Onları kendileri ile kalabilecekleri ruhları ve bedenlerini tanıyabilecekleri mekanlarda rahat bırakalım.Odasının kapısını kilitlemesine izin verin veya kapısını çalıp onun olurunu almadan odasına girmeyiniz.Kötü bir şey yapacaksa zaten yapar, sertlikle hiç bir şey engellenmez sadece inanarak doğruyu anlatın oda anlayacaktır.Veya banyoda gereğinden fazla kalırsa onu rahatsız etmeyiniz, orayı gerçekten kullanmaya ihtiyacınız olana kadar onu rahat bırakınız, bir insan banyoda ne yapabilir ki veya ne yapar sizce? En önemli şey ise onlar her ne kadar sizin bedeninizin bir parçası olsalar da onlarında bir ruhlarının olduğunu unutmamak, onların kişiliklerine saygı duymaktır.

PENİS HASTALIKLARI


Penisin erkekte iki önemli fonksiyonu vardır. 1-İdrar atılımı:Böbrekten süzülen idrarın dış idrar kanal yolu ile dışarı atılımını sağlamak 2-Üreme fonksiyonu: Tesiste yapılan tohum hücrelerini meni vasıtası ile kadın haznesine ulaştırmak.

PENİSİN YAPISI: Penis kök gövde ve baş olmak üzere 3 kısma ayrılır. Kök kısmı torbanın ön yüzünde makata kadar uzanan bölge içerisinde kaslara gömülü vaziyette durur. Gövde deri ile kaplı ve içerisinde 3 tane sertleştirici kıkırdak dokusundan yapılmış organdan meydana gelir. Kıkırdaktan daha ince yapılıdır. Bu yapıya kan dolması neticesinde sertleşme meydana gelir. Baş kısmı penisin en uç kısmında yer alır. Penisi ucunda bir şapka gibi durur. Bu bölge sünnet olmamışlarda deri ile kaplıdır. Sünnet ile kesilen kısım bu deridir. Penisin kan dolaşımı atardamar ve toplar damar sistemi sertleşmede dolayısıyla döllenme ve seksüel aktifte çok önemlidir.

PENİSİN YAPI BOZUKLUKLARI: Çok defa testis mesane gibi başka yapı bozuklukları da vardır. Penisin hiç olamaması nadirdir. Nadiren çift penis olur. Penis doğuştan kıvrık olabilir. Bunun yanında yine doğuştan büyük ve küçük penis olabilir.

1- Penis Sünnet derisinin dar olması: Sünnet derisinin uç kısmı çok dardır. Toplu iğne başı kadar bir açıklık vardır. Derinin iç yüzeyi penisin baş kısmına yapışıktır. Deri başın gerisine çekilemez. Ya doğuştan olur veya daha sonra iltihabı bir olaydan sonra gelişir. Şayet çok darsa hasta idrar yapamaz. Hatta idrar deri altında toplanması ile sünnet derisi balon gibi şişer. İdrar damlalar halinde akar. Tedavi edilmezse idrarın tahrişi sonunda iltihap gelişir ve bu iltihap penis baş bölgesinde yaralara neden olur. Tedavi sünnettir. (Sünnet için tıklayın)

2-Sünnet derisinin geriye kaçması: Sünnet derisi penis baş kısmının gerisine çekilmesi ile tekrar öne gelememesidir. Genellikle sünnet derisinin darlıklarında oluşur. Çocuk veya anne babası tarafından temizlik amacı ile deri geriye çekilir, daha sonra deri burada şişer ve kızarır, penis başını boğar. Tedavide şayet erken devreyse deri öne çekilmeye çalışılır. Fakat geç kalmışsa sünnetten başka çare yoktur. Sadece ufak bir deri parçasını kesmek ve iyileşmeye bırakmak çok defa sonuç vermez.

3-Penis yaralanmaları: Penis oynak bir organ olduğundan darbelere karşı kendini korur Tamamen kopma kazalardan sonra veya kasti olarak (kıskançlık ve intikam nedeni ile) kesilmesinden sonra oluşur. Darbelerde penise kan oturur. Penis kırılmaları ise sertleşmiş haldeki penisin ani ve sert bir şekilde bükülmesi sonucu meydana gelir. Sertleşme problemlerine meydan vermemek için erken tedavi önemlidir.

4-Penis iltihapları: Çocuklarda darlık nedeni ile büyüklerde ise temizliğe riayet etmemeden ileri gelir. Sünnet derisinin ve/veya penis başının iltihabı şeklinde olur. 5-Penisin kireçlenmesi: (Peyroni hastalığı) Penisin kıkırdağımsı doku içerisinde plak şeklinde bağ dokusunun oluşmasıdır. Sebebi belli değildir. Genellikle 40 yaşından sonra görülür. Penis sırtında veya her iki yan tarafında olabilir. Nerede olursa sertleşmiş penis aksi istikamette bükülmüş olarak durur. Ağrı vardır. Bazen birleşme mümkün olmaz.

El ile hissedile bilinir. Zararsız bir hastalık olmasına rağmen hastanın şikayeti varsa tedavi edilmelidir. Nadiren kendiliğinden kaybolur. E vitamini faydalıdır. Ameliyat tavsiye edilmez. Plağın içerisine kireç giderici ilaçların verilmesi fayda sağlar 6-Penisin kendiliğinden ağrılı sertleşmesi: Penis seksüel istek duymadan ve uzun süren sertleşmesidir. Hasta çok ağrı duyar. Her yaşta meydana gelir. Damar sistemi bozulmuştur penisin kıkırdak dokusu içerisinde kan pıhtıları oluşur. Sinir sistemi hastalıklarında da meydana gelebilir. Bazen sebep tümoral bir oluşumdur. Birden bire meydana gelir. Ağrılıdır. İdrara yapılamaz veya damlalar halinde gelir. Meni boşalsa bile sertlik devam eder. Sertleşme 1-2 gün bazen aylarca sürer. Normal haline dönse bile sonunda iktidarsızlık meydana gelir. Tedavide enjektör ile pıhtılaşmış kan boşaltılır. Pıhtıyı giderecek ilaçlar verilir. Ameliyat ile bu pıhtılar boşaltılır. 7-Penis Tümörleri Penis siğilleri çok görülür. Penisin sırtında veya değişik yerlerinde olur. Tek veya çoktur. Küçük ben şeklinde fakat karnabahar gibi girintili çıkıntılıdır. Zararsızdır.

Tedavide elektrik ile yakılır veya ameliyat ile çıkarılır. Penis Kanseri: Çok defa sünnetsizlerde görülür.Penis başı iltihaplarından sonra gelişebilir. Müzmin tahriş edici maddelerden sonrada oluşabilir. Görünüşte yarayı andırır. Sert nodül şeklinde de olabilir. Teşhis parça alınıp patolojide incelenmesi ile konur. Erkan teşhis konulacağı için ameliyat ile alınır. Sonuç diğer kanserlere nazaran iyidir .

PROSTAT HASTALIKLARI:


Prostat sadece erkeklerde bulunan bir salgı bezidir. Kadınlardaki rahmin karşıtı bir organdır.
PROSTATIN YERLEŞİMİ: Prostat erkeklerde dış idrar yolunun ilk kısmını çevreleyen bir organdır. Mesane tabanında yer alır. Yetişkinde yüksekliği 20-25 mm kaidesinde ön-arka çapı 25 mm ve enine çapı 40 mm civarındadır. Ağırlığı 20-25 gramdır. Şekerli koniye benzer. Bir tabanı, tepesi, arka ön ve iki yan yüzü vardır. Tabanı: Mesane yüzüdür. Enine bir çıkıntı ile ön ve arka iki parçaya ayrılır. Ön parça mesane ile komşu olup, önünden dış idrar yolunun prostatik parçası geçer.

Arka parçada prostatik bir oluk bulunur. Bu oluk içerisinde Meni yolu borusu yer alır. Tepe: Anüsten itibaren 3-4 cm öndedir. Arka yüz: Konveks ve arka aşağıya bakar. Dikey bir oluk gösterir, prostatı iki yan parçaya ayırır. Prostatın İç komşuluğu: Prostatın içinde bez dokusundan başka dış idrar yolu kanalı prostatik parçası, bunun üst kısmı çevresinde mesane büzücü kası bulunur

PROSTATIN VAZİFESİ: Prostat bir dış salgı bezidir. Aynı zamanda organizmanın ikincil seks organıdır. En önemli vazifesi meninin %95 ini teşkil ederek spermayı sulandırır. Böylece ejekulatın miktarını çoğaltarak döllenmeyi kolaylaştırır. Prostatik dokuda yüksek konsantrasyonda çinko vardır. Çinkonun karbonik anhidraz ve dehidrogenez enzimleriyle ilişkisi vardır. Çinko yetmezliklerinde prostat dumura uğrar. Prostatik Sekresyon: pH 6,5 olup süt görünüşünde özel bir kokusu olan bir sıvıdır. İçerisinde fibronilizin, asit fosfotaz ve beta glukuronidaz enzimleri tespit edilmiştir. Ayrıca plazmadan daha fazla miktarda Na, K, Ca ihtiva eder. Anyon bakımdan daha fakirdir. Bol sitrat bulunur.

Bunlardan başka aminoasitler, proteinler, lipitler, kollestrol bulunur. Prostat ergenlik yaşına kadar faal değildir. Ergenlikte faaliyet göstermeye başlar 25 yaşına kadar artar daha sonra faaliyetinde yavaş yavaş düşme görülür.

PROSTAT İLTİHAPLARI: Prostat iltihapları hâd (âcil) ve müzmin olmak üzere ikiye ayrılır.

1- Hâd (Acil) Prostat iltihabı: Adi mikropların meydana getirdiği iltihaptır. Prostata kan yolu veya direkt olarak gelir. Sıklıkla dış idrar kanalı vasıtası ile gelen mikroplar prostatta iltihaba neden olurlar. Belirtileri: İdrar yaparken huzursuzluk vardır. İdrarda yanma, sık idrara çıkma şikayetleri olur. İdrar bulanıklaşır. İdrarın başında veya sonunda 1-2 damla kan gelir. Prostat şiş ve gergin olduğundan idrar yapmada güçlük ortaya çıkar. Torbaların alt kısmında ağrı vardır. Yüksek ateş olur. Titremeler bulantı ve kusmalar buna eklenir. Günlerce ve haftalarca devam edebilir. İdrar dış deliğinden çok defa akıntı olmaz. Daha sonra tedavi edilmezse şikayetler hafifler veya apseye dönüşür. Böylece müzminleşir. Teşhis: Akıntı varsa bu akıntının mikroskobik muayenesi yapılır. İdrar ve kan tahlilleri yapılır. Doktorun yapmış olduğu parmak ile makat muayenesinde prostat şiş, sıcak olarak parmağa gelir ve çok hassastır. Tedavi: 1- Yatak istirahatı. 2- Sıvı ihtiyacını karşılamak için serumlar verilir. 3- Kabızlık varsa o düzeltilir. 4- Ağrı giderici fitiller kullanılır. 5- İdrar kültürü ve akıntıdan yapılacak tahlil ile mikrobun cinsi tespit edilerek uygun antibiyotik verilir. 6- Ön şikayetler geçtikten sonra prostat mesajı yapılır.

2- Müzmin Prostat iltihabı: Çok defa bir belirti vermez. Orta yaşlılarda ve genç olgunlarda görülür. Acil prostat iltihabından sonra veya daha önce hiç belirti vermemiş prostat iltihabından sonra ortaya çıkar.
Belirtileri:
1- İdrar yapmada huzursuzluk, sık idrara çıkma, idrarda yanma, bazen idrarda kanama şikayetleri olabilir. En önemli belirtisi idrar dış deliğinden gelen bir akıntıdır. Sabahları ilk idrardan önce çok fazladır. Rengi beyaz saydamdır. (Yeşil olmaması ile bel soğukluğundan ayrılır) Yapışkan bir sıvıdır. Salyaya benzer.
2- Çabuk yorulma, uyku bozuklukları, konsantrasyon bozuklukları vardır. Belin alt kısmında ağrı olur.
3- Seksüel arzu azalır. Sertleşme problemleri vardır. Erken boşalma görülür. Teşhis: Akıntının mikroskobik muayenesinde mikroplar ve iltihap hücreleri görülür. Kan idrar tahlilleri yapılır. Ayrıcı teşhis için filmler çekilir. Ultrasonografi yapılır.
Tedavi: 1- Hastalık müzmin olduğu için çok defa antibiyotik fayda vermez.
2- Ağrı giderici fitiller kullanıla bilinir.
3- Sinirleri yatıştırıcı ilaçlar ve vitaminler verilir.
4- İstirahat sağlanır.
5- Sıcak su banyoları veya torbaların alt kısmına tatbik edilecek sıcak (Termofor) çok defa faydalıdır.
6- Doktor tarafından haftada 2 defa uygulanacak prostat mesajı ile prostat içerisindeki salgı ve iltihap dışarı atılacağı için hasta rahatlar.

PROSTAT BÜYÜMESİ 50 yaşının üzerindeki erkeklerin 1/3 ünde meydana gelir. Tümör olarak telaki edilse de Tümör değildir. Kadınların rahim büyümelerine benzer. Hormonal etki ile meydana geldiği düşünülmektedir. Prostatın selim büyümesini kanser ile karıştırmamak lazımdır. Her ikisinde oluşum mekanizması değişik olup, biri meydana geldikten sonra diğeri onun devamı şeklinde olmaz. Fakat %15 oranında ikisi beraber bulunabilir.

Oluşum Sebebi:
1- Çok defa kesin sebep belli değildir.
2- Müzmin iltihaptan sonra, damar sertliği, aşırı seksüel yaşam, beslenme faktörleri eskiden beri neden olarak gösterilse de prostatın büyümesinde bu etkenlerin rolü ispat edilememiştir.
3- Ayakta idrar yapma: Direk olarak prostat oluşumunda etkisi yoktur. Ancak ayakta idrar yapma sonucu idrarın bir kısmı idrar kesesinde (mesane) kalacağı için, bu artık idrara bağlı iltihap v.s gibi şikayetler gelişir. Bu nedenle mesanede idrar bırakmamak ve tam boşalmayı sağlamak için oturarak idrar yapmak gerekir.
4- Hormonal Sebepler. Prostatın gelişmesinde testosteron (erkeklik hormonu) gibi bir çok hormonun etkisi vardır. Bilhassa ergenlik çağındaki hormonal aktivite ile prostat gelişir. Erkeğin 50 yaşından sonra hormonlarında (testosteron) bir azalma meydana gelir. İşte bu hormonun eksikliği dolayısıyla prostatın belirli bölgelerine etki yapamayacağı için prostatın lopları büyür ve içerisinden geçen idrar dış kanalını sıkıştırır.

Etkisi: Prostat büyüdükten sonra idrar dış kanalını dışarıdan tazyik ile sıkıştırır ve hasta idrar yapamaz duruma gelir. Dış kanalın boyu uzar, yer değiştirir. Mesane içerisindeki idrarı boşaltamadığı için iç basıncı artar. İdrar kesesi kası aşırı büyür.İleriki safhalarda gevşer ve içerisinde daima bir miktar artık idrar bulur. İdrar atılamadığı için böbreklerde önceleri şişme ve büyüme meydana gelir. Böbreğin havuzcuğu idrar ile dolar ve bu idrarın basıncı ile böbrek dokusu erir. Daha sonraki safhada böbrek dokusu ince bir kağıt haline gelerek balon gibi şişer. Fonksiyonunu kaybettiği için atması gereken zararlı maddeleri atamaz. Kanda ürenin yükselmesi ile böbrek yetmezliği oluşur.

Belirtiler: 1- İdrar belirtileri: İdrar yolları tıkanma derecesine göre belirtiler verir. Önceleri idrar çapı azalır ve idrar akımı yavaşlar. Ayakta veya oturarak idrar yaparken hasta ileriye doğru idrarını yapamaz. İdrar kesik kesik gelir. İdrar damlalar halinde akar. Tuvaletten dönüşte tam rahatlama yoktur. Mesanede hala idrar varmış hissi olur. İdrar gelmesi için bir miktar beklenir. İdrar yapma yavaşladığı için idrar yapma süresi uzar. Mesanede idrar kaldığı için idrar varmış gibi olur. Sık sık idrara çıkılır. İdrarda kanamalar meydana gelir. Tabloya iltihapta karışırsa şikayetler daha çok artar. Gece idrar kalkmalar olur. Normal insan geceleyin ya idrara çıkmaz veya bir defa kalkabilir. Fakat prostatı büyüyen hastada 3 den fazla gece idrara kalkma olur.

2- Genel Belirtiler: İdrarın tam yapılmaması sonucu böbrekler kadar varan bir idrar durgunluğu vardır. Bu nedenle bele vuran ağrılar meydana gelir. Kanda üre yükseleceği için buna bağlı belirtiler gelişir: Bulantı, kusma, uyku hali, kilo kaybı olur. İdrar kesesi çok şişecek olursa karın alt tarafında şişkin olarak ele gelir. Üzerine bastırılırsa idrar kaçırması olur.

3-Laboratuar bulguları: İdrarda kanama veya iltihap hücreleri görülür. Kanada üre ve kreatinin artmıştır.

4- Rotgen Tetkiki: Düz böbrek filmi fazla bir şey göstermezse de ilaçlı film idrar kesesinin doluluğunu prostatın büyüklüğünü ve hepsinden önemlisi artık idrarı gösterir. Film çekildikten sonra hasta idrar yaptırılır ve tekrar film çekilir. Bu son filmde ne kadar idrar kaldığı görülmüş olunur. (Artık idrar)

5- Sistoskopi: İdrar yolundan sokulan ışıklı bir aletle idrar kanalına ve mesane içerisine bakılır.

6- Ultrasonografi: Bu tetkikte prostatın büyüklüğünü ve artık idrarı göstermesi bakımından önemlidir. Aletin makattan sokularak yapılan bir çeşidi daha vardır ki daha detaylı bilgi verir. Ayrıca prostatın kanseri ile normal büyümesi arasındaki farkı ortaya koyar ...

Tedavi: Selim prostat büyümeleri her ne kadar ilerleyici bir hastalık olsa da yan etkileri ortaya çıkmadıkça ameliyat gerekmez. Fakat tıkanma fazla ise, şikayetler varsa, kanama oluyorsa, tıkanma nedeni ile üre yükselmişse ameliyat uygulanılır.

1- Koruyucu Tedavi: Bu tedavi şekli aslında geçici bir tedavi olup hastayı rahatlatmak amacı taşır. İltihap varsa bu giderilir. Alkol gibi tahriş edici maddeler alınıyorsa bunlar yasaklanır. Sonda takılarak tıkanıklığın önüne geçilir.

2- İlaç Tedavisi: Hormon tedavileri eskiden beri denenmektedir. Son zamanlarda çıkan bazı ilaçlar mesanenin boşalmasını kolaylaştırmak amacı ile kullanılmaktadır. Prostatın büyümesi veya küçülmesine etkisi yoktur. Ancak hastayı büyük oranda rahatlatır. Yan etkisi olarak tansiyon düşüklüğü, halsizlik, ağız kuruluğu yapmaktadırlar.

3- Cerrahi tedavi (Ameliyat) En etkili tedavi şeklidir. Ameliyat yapılması sebepleri şunlardır. . Tam tıkanıklık: Prostat çok büyüdüğünden tam tıkanıklık yapar ve yan etkiler başladığından dolayı ameliyat düşünülür. . Mesanede taş da varsa hem prostat ameliyatı hem de taş ameliyatı yapılır. . İlaç ile önlenemeyen iltihaplar ve kanamada . Hastanın şikayetleri çok fazlaysa. . Şayet hastanın üresi çok yüksekse idrar yollarına bir sonda konur ve 2-3 hafta beklenir, daha sonra ameliyat uygulanılır.

Ameliyat 2 şekilde yapılır

1- Açık ameliyat: 60 gramdan büyük prostatlarda açık ameliyat düşünülür. Bunu yanında mesane ile ilgili ameliyatlık bir durum varsa açık ameliyat tercih edilmelidir. Açık ameliyatta genellikle göbek altından kemiklere kadar olan kısım kesilerek karın içerisine girilip yapılır. Kanama kontrolü daha kolaydır. Prostatın büyüyen kısmı olduğu gibi çıkarılır. Hastanede yatma süresi biraz daha fazladır.

2- Kapalı ameliyat:


Konu Bağlantı Araçları
Cinsellik ve Rahatsızlıkları Konusunun Linki Direkt Link
Cinsellik ve Rahatsızlıkları Konusunun HTML Kodu HTML Link
Cinsellik ve Rahatsızlıkları Konusu BBCode Linki BBCode Link
Cinsellik ve Rahatsızlıkları Konusunu Paylaş Sosyal Paylaş

Konu ile Alakalı Anahtar Kelimeler

Cinsellik ve Rahatsızlıkları indir, Cinsellik ve Rahatsızlıkları Videosu, Cinsellik ve Rahatsızlıkları online izle, Cinsellik ve Rahatsızlıkları Bedava indir, Cinsellik ve Rahatsızlıkları Yükle, Cinsellik ve Rahatsızlıkları Hakkında, Cinsellik ve Rahatsızlıkları nedir, Cinsellik ve Rahatsızlıkları Free indir, Cinsellik ve Rahatsızlıkları oyunu, Cinsellik ve Rahatsızlıkları download


Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:
Hızlı Menü:


İletişim | yigilcalilar.com | Yukarı Git | Arşiv | RSS | Sitemap